20. yüzyılın ilk yarısından itibaren gelişen modern eğitim anlayışı içinde dramatik oyunun ve tiyatronun ayrıcalıklı bir yeri vardır.Modern eğitim bilimcilerinin birçoğu eski eğitim sisteminin çocuğu; edilgin, sürekli alıcı durumunda bırakan, öğrenmeye değil ezberlemeye yönelten, bir sürü gereksiz ayrıntıyla yoran, koşullandıran, düşünmeye değil kabul etmeye iten yapısına karşı çıkmışlardır. Çocuğun küçük bir yetişkin değil hayatının çocukluk dönemini yaşayan bir birey olarak algılanması, eğitimin merkezine konması ve eğitime onun bulunduğu yerden başlanması gerektiği modern eğitimciler tarafından savunulmuştur.Çocuğun, yaparak, yaşayarak, tüm bedenini kullanarak içine girdiği konuyu daha iyi anladığı, bilgiyi özümsediği ve onun en doğal ve zevkli öğrenme yolunun oynamak olduğu bilinen bir gerçektir.Çocuk daha çocukluğunun ilk yıllarından başlayarak kendisini ve çevresini oynayarak tanımaya çalışır.Çocuğun kendisini bir başkasının -anne, baba, öğretmen, doktor vb.- yerine koyarak bir rol aldığı oyunlara dramatik oyunlar denir.Modern eğitimciler çocuğun bu en doğal öğrenme biçiminin okul eğitimi içinde de yer alması gerektiğini ve böylece çocuğun sadece zihninin değil duygularının ve bedeninin de eğitilip gelişeceğini söylemişlerdir.Böylece 1920�li yıllardan başlayarak dramatik eylem etkili bir öğrenme yöntemi olarak kabul edilmiş ve dramatik eğitim birçok ülkede hızla yaygınlaşmıştır.
İngiltere ve Amerika�da atılan ilk adımları Kanada ve Avusturalya�dakiler izlemiş ve giderek dünyanın dört bir yanında dramatik oyun ve/veya tiyatronun içinde yer aldığı ders programları geliştirilmiştir.Yöntemler ve amaçlar giderek farklılaşmışsa da dramatik eğitimin temel düşüncesi aynı kalmıştır:Eğitimin merkezinde çocuk/genç ve dramatik deneyim(rol alma) olmalıdır, yaparak öğrenmek esastır.Bir sanat formu aracılığıyla kendini ifade eden çocuk/genç bundan estetik bir haz alır; bu da öğrenmeyi zevkli hâle getirir.
Bugün uygulanan birçok değişik yöntem dramatikeğitimya da eğitseldrama başlığı altında incelenir. Bu yöntemlerden iki tanesi büyük ölçüde kabul görmüştür. Eğitimde drama ve eğitimde tiyatro.Bu yazıda eğitimde tiyatro konusu üzerinde durulacaktır.Ancak iki yöntem arasındaki farkı ortaya koyabilmek için kısaca eğitimde dramadan söz etmek yararlı olur.
Eğitimde drama terimindeki drama sözcüğü yaratıcı düşüncenin, hayal gücünün empati, özdeşleşme ve kendini bir başkasının kişiliği aracılığıyla ifade etme yoluyla eyleme dönüşmesi anlamına geliyor.Bu süreç çocuk oyunları, doğaçlama ve rol oynamayı içerir. Çocuk ya da gençler bir liderin önderliğinde, ortaya bir gösteri çıkarma kaygısı duymadan, dramatik deneyimler yaşarlar, oyunlar oynarlar. Ancak bu oyunlar yazılı bir metne dayanmaz, doğaçlama yoluyla katılımcılar tarafından yaratılır.Amaç katılımcıların bir süreçten geçmeleri ve yaratıcı imgelemlerini bir sanat formuyla özgürce dışa vurmalarıdır. Bu süreç sonunda ortaya bir gösteri de çıkabilir ve seyirciye sunulabilir ama çalışma bu gösteriye yönelik yapılmaz.Bu süreç katılımcıların kişilik gelişimi için olduğu kadar belli bir dersi öğretme amacıyla da kullanılabilir.Ne amaçla kullanılırsa kullanılsın önemli olan çocuk/genç katılımcılarca bu deneyimin yaşanması ve ortaya çıkan her ürünün onların malı olmasıdır.Kendini bir başkasının yerine koyarak diğer insanlara karşı daha duyarlı olabilme, kendini ifade etme, konuşma, problem çözme yetilerinin gelişmesi, topluca çalışma ve iş birliğini öğrenme bu çalışmalardan beklenen belli başlı sonuçlardır.
Eğitimde tiyatro ise profesyonel grupların çocuk ve gençler için ve/veya onlarla birlikte yaptığı gösterilere verilen addır. Bu gruplar oyuncu/öğretmenlerden oluşur ve genellikle sosyal sorunlar ya da ders konularıyla ilgili programlar hazırlar ve bunları okullarda sunarlar. Burada program kelimesi özellikle kullanılmıştır.Çünkü bu gruplar sadece bir oyun sergilemekte kalmıyor, oyun öncesi ve sonrası etkinliklerle, seyirciyi oyuna katarak ele alınan konunun derinlemesine irdelenmesini amaçlıyorlar.Bu grupların birincil amacı seyirciyi tartışmalı bir konu üzerinde düşünmeye zorlamak, seyircinin konuyu daha iyi kavramasını ve hissetmesini sağlamaktır. Eğlendirmek birincil amaç olmamakla birlikte asla gözardı edilmemesi gereken bir konudur.Seyircinin ilgisini çekebilmek, onu oyuna katabilmek için değişik yöntemler denenmeli, tiyatro teknikleri belirli eğitsel amaçların hizmetinde kullanılmalıdır.Çocuk tiyatrosu ile eğitimde tiyatro grupları arasındaki temel fark niyette yatar.Çocuk tiyatrosu okullara birincil amacı eğlendirmek olarak gelirken, eğitimde tiyatro grubunun amacı değişimi etkilemek ya da tiyatro aracılığı ile ele alınan konuyu aydınlatmaktır.Bu gruplar malzemelerini seslenecekleri yaş grubuna ve o çocukların gereksinimlerine göre bulur ve düzenler; seyircinin katılımını ister, onlara rol verir, bazı kararlar vermelerini ve sorun çözmelerini isterler. Buna göre programın yapısı esnek olmalıdır.Gruplar öğretme işinin öneminin farkındadırlar ve okullarla işbirliği hâlinde çalışırlar.
Görüldüğü gibi eğitimde tiyatro kendine has özellikleri olan değişik bir tiyatro deneyidir.Dr.Tony Jackson da (ManchesterÜniversitesi Tiyatro Bölümü ÖğretimÜyesi) bu çalışmaların yeni bir tiyatro türü olarak görülmesi gerektiğini savunmaktadır.Jackson�a göre eğitimde tiyatro öyle bir tiyatro biçimidir ki okulların ve tiyatronun ihtiyaçlarına doğrudan verilen cevaptan doğmuştur. Tiyatronun tekniklerini ve yaratıcı potansiyelini eğitimin hizmetine sunmak için uğraş vermiştir.
Eğitimde tiyatro düşüncesi ilk kez 1965 yılında İngiltere�de ortaya çıkmıştır.Dünyanın ilk eğitimde tiyatro grubu Coventry�de EğitimTopluluğunda Belgrad Tiyatrosu(Belgrade Theatre in EducationCompany) adıyla kurulmuştur.II.Dünya Savaşı�ndan sonra neredeyse bütünüyle yıkılmış olanCoventry�yi tekrar inşa etmek gerekmiştir.Bu inşa sırasında Belgrad�dan gelen ahşap malzeme yardımı dolayısıyla yeni kurulan bu tiyatroya Belgrade Tiyatrosu(1965) adı verilmiştir.Aynı yılEğitimde Tiyatro grubunu kuran topluluk otuz yıldır bu hizmetini sürdürmektedir.Gerçekleştirilen ilk programdaki oyunun adı Küllerin Dışında�dır. Coventry�de bir hava akını ve sonrasındaki yaşamı ele alan oyun doğaçlama tekniğiyle oluşturulmuş, sonra yerel bir yazarın yardımıyla metin hâline getirilmiştir.Belgrade Tiyatrosu�ndaki ilk programın yapımcısı olanGordonVallins bölge çocuklarını tiyatroya çekme yolları ve tiyatronun genç insanlara sunulma biçimiyle ilgili çalışmalar yapıyordu.Vallins ele alınacak malzemenin gençlerin yaşamıyla ilgili olması ve meraklarını çekici, kamçılayıcı olması gerektiğine inanıyordu.Konu güncel hatta bildik bile olmak zorunda değildi ama çözülmesi gereken bir konu ya da sorunu içermeliydi. Vallins�in bu çabaları onun 1966 yılındaki istifasından sonra devam ettirildi ve Belgrade Tiyatrosu önemli başarılara imza attı.Bu tiyatrodan ayrılan insanlar Leeds,Edinburgh,Londra gibi şehirlerde benzer merkezler kurup bu hareketin İngiltere çapında yaygınlaşmasını sağladılar. Daha sonra bu hareket Amerika�ya sıçradı ve giderek dünya çapında yaygınlaştı. Zaman içinde bu gruplar farklı yaş grupları için bir dizi program oluşturdular.Okul öncesi çocukları, ilk ve orta öğrenim gençliği için oluşturulan programlarda bazen aynı konu değişik yöntemlerle ele alınıyordu.UlusalSanatKonseyi,yereleğitim otoriteleri ve diğer yerel kuruluşlarca desteklenen bu grupların bazıları yerel tiyatrolara bazıları da akademik kuruluşlara bağlandılar.Grupların yöntem ve amaçları farklılık göstermekle birlikte hemen hemen hepsinde oyuncu/öğretmenler yer alır, malzemelerini kendileri araştırıp hazırlar ve seslendikleri grubun gereksinimlerine göre programlarını oluştururlardı.Oyuncu/öğretmenler bu programı öğrencilerin ilgisini çekebilecek bir biçimde sunarlar ve sonra öğrencilerle grup üyeleri konuyu keşfetmek üzere bir yolculuğa çıkarlardı.Burada oyuncuların oldukça zahmetli bir iş yaptıkları açıktır.Hem seyirciyi oyuna katacak, hem ondan gelen tepkileri değerlendirecek hem de rollerinde kalmayı sürdüreceklerdir.Çünkü vurgu öğrenme üzerinde olmakla birlikte bir sanat formu olarak tiyatronun değeri ve hazzı ihmal edilmemelidir.Eğer programın başarıya ulaşması isteniyorsa öğrenme ile estetik haz arasında iyi bir denge kurulmalıdır.Aksi hâlde gösteriler kolaylıkla didaktizmin pençesine düşer ya da sadece eğlencelik olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.Sınıf öğretmenleri bir programın başarısında anahtar kişi konumundadırlar.Bu nedenle bireğitimde tiyatro grubunun gelişinden en çok yararı sağlayabilmek için okullarla iş birliği yapılması gerekir.Bu konuya hevesli öğretmenlerin çokluğu bu hareketin kısa sürede yayılmasındaki en önemli etkenlerden biri olmuştur.
Eğitimde tiyatro hareketindeki hemen bütün gruplar aynı prensiplerle çalışırlar.
� Okulla iş birliği yapılır ve okula gitmeden önce programla ilgili bazı malzemeler okula gönderilir.Bu yolla öğretmen öğrencilerle ele alınacak asal problem üzerinde önceden konuşabilir ya da bu malzeme ile bir dahaki buluşmadan önce sahneyi hazırlayabilir.Ayrıca öğretmenler için gerekirse atelye çalışmaları düzenlenir ve sunulacak programın amacı, yöntemi açıklanır.
� Bazı programlar esprili, bazıları ciddî ama hepsi düşünmeye yöneltici, uyarıcı, zorlayıcıdır.
� Seyirci katılımı istenir.Çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilebilecek bu katılımda amaçlanan çocukların sorunlu bir durum içine girmeleri ve karar vermeleridir.Gösterinin ortak çaba ile oluşması söz konusudur.
� Küçük çocuklarla yapılan çalışmalarda öğretmenlerin rol alması yararlı görülür.
� Gösteriden sonra öğrencilerle yapılan tartışma, atölye çalışması vb. etkinlikler yer alır.Bunlara drama çalışması da katılabilir.
Seyircinin yaşamıyla ilintili konuları, seyirci katılımı, doğaçlama ve gösteri sonrası oyuncu-seyirci tartışması ile eğitimde tiyatro grupları bütünüyle yeni bir öğrenme yöntemi sunarlar.Kathy Joyce, eğitimde tiyatronun geleneksel tiyatro yöntemleriyle modern eğitim düşüncesini birleştiren eşsiz bir karışım olduğunu ve seyirci üzerinde doğrudan zihinsel ve duygusal etki yaratarak öğrenme için bir ortam yarattığını söylemektedir.Bu ortam öğrencilerin eleştirel düşünebilme, kişisel sorumluluk alma yetilerinin gelişmesine yardım eder, yaratıcı düşünceyi cesaretlendirir, daha derinden hissetme ve algılamayı sağlar.
Eğitimdetiyatro grubunun programının değerlendirilmesi oldukça güçtür; çünkü doğası gereği öznelliğe açık bir konuda nesnel bir yargılama yapmak gerekmektedir.Tony Jackson bir grubun yaptıklarını değerlendirmek için şu kriterleri önermiştir:
1. İçerik sunulmaya değer mi ve seyirciyi ne kadar ilgilendirir, bilgilendirir?
2. Malzeme iyi sunuluyor mu ve grup seyirci ile iyi bir iletişim kurabiliyor mu?
3. Doğru yaş grubu ve uygun seyirci sayısı saptanabildi mi?
4. Öğretmenler ne kadar katıldı ve program okul müfredatı ile ilgili mi?
5. Aktörler programın amaçlarına ne kadar bağlılar?Tartışmaya, eleştiriye açıklar mı?Çalışmalarını geliştirme istekleri görülüyor mu?
6.Bu grubun yaptıkları çocukların eğitimine hangi özel katkıyı yaptı?
Doğaldır ki bunun gibi başka listeler de hazırlanabilir ve kesin bir soru listesi yoktur.Ancak söz konusu kriterler bu gruplarla çalışacak insanların dikkatlerini en çarpıcı noktalara çekmeye yardım edebilecek niteliktedir.Bu kriterlerin yanısıra bireğitimde tiyatro grubunun çalışmalarının şu üç unsuru mutlaka içermesi gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır.
1.Hazırlık malzemesinin grubun ziyaretinden önce okula gönderilmesi
2. Grubun gösterisini sunumu
3. Gösteriden sonra tartışma veya bir atölye çalışması
Eğitimde tiyatro çalışması, yaptığı araştırmaları, sorduğu soruları, seyirciyle birlikte oluşması ile uyaran, zorlayan, meydan okuyan bir tiyatro türü olarak ortaya çıkmaktadır. Kişisel tepki ve eylemi güdüler.Sosyal konular ve ders programları hakkında eleştirel düşünceye yöneltir.Genç ve yetişkin insanların yaşamını canlılık, doğrudan olma ve bugünün sorunlarına olan ilgisiyle zenginleştirir.Öğretmek, eğlendirmek, önemli sosyal sorunlar hakkında tartışmaya yöneltmek, uyarıcı olmakla çağdaş eğitimin amaçlarına hizmet eder.
Asıl Yazı Sahibi
Yrd.Doç.Dr. Tülin SAĞLAM
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Kaynakça
1.Jackson,Tony ed., (1960), Learning Through Theatre, Manchester University Press, Manchester.
2. McCaslin,Nellie, (1990), Creative Drama in the Classroom, Longman, New York.
3. O�Toole John, (1976), Theatre in Education, London, Hoddor and Stoughton.
4. Robert, Landy, (1982), Handbook of Educational Drama and Theatre, Greenwood Press, Westport.