Eğitimde Yüz ifadeleri Anlamı

Yüz İfadeleri

İnsan bedeninin en dikkat çekici yeri yüzü, yüzde ise en dikkat çekici yer gözlerdir. İki insan arasındaki iletişim göz göze gelme ile başlar. Sınıfta da öğretmen ve öğrenciler arasındaki iletişim göz teması ile kurulmaktadır. Bu temas; öğrencilerin ilgilerinin çekilmesi ve ders boyunca ilginin canlı tutulması açısından yararlı olmaktadır.

Karşıdaki insan ya da nesneye ilgi duyan insanın göz bebekleri açılır. Karşıdaki insan ya da nesneden gözler kaçırılıyorsa ya da göz göze gelinmek istenmiyorsa, bu durum birşeylerin gizlenmek istendiği veya göz temasından kaçınan kişinin içine kapanık olduğu mesajını verir. Araştırmalar insanların bir şeye uzun süre veya sıklıkla bakmaları hâlinde, o durumla ilgili şüphe taşıdıklarını veya o şeyi anlamadıklarını göstermiştir. Sınıfta öğretmen, öğrencilerin bakışlarını yorumlayarak anlatılan konu hakkında gerekiyorsa tekrar yapmalı veya bir sonraki konuya geçmelidir. Okumaya devam et Eğitimde Yüz ifadeleri Anlamı

çocuklarla Etkili iletişim yolları

Etkili iletişim yolları nelerdir? Etkili iletişim yöntemlerinden biri edilgen dinlemedir. Edilgen dinleme, çocuk konuşurken, sık sık soru sormadan ve yorum yapmadan onu dinlemektir. Anne-baba kendi görüşlerini iletmek yerine onay tepkilerini (kafasını öne doğru eğerek “hı, hı”, “doğru”, cümlelerdeki önemli kelimeleri tekrar etmek) kullanarak tamamen susmadan, göz teması kurarak çocuğun konuşmaya teşvik edilmesidir. Bu yöntemle, çocuk dinlenildiğini, duygu ve düşüncelerinin önemli olduğunu, vereceğe karara güvenildiği iletisini alacaktır.

Diğer bir yöntem konuşmaya özendirmektir. Çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlandığı durumlarda, konuşmaya davet etmek için özendirici sorular sorarak konuşmak için davettir. “Düşüncelerin ilgimi çekiyor.”, “Bugün üzgün görünüyorsun, konuşmak ister misin?”, “Bu konudaki duygu ve düşüncelerini merak ediyorum.” gibi cümleler çocuğa saygı duyulduğu iletisini göndererek konuşmaya teşvik eder. Bu sözler kullanılmaya başlandığı ilk zamanlarda çocuklar alışık olmadıkları bir durumla karşılaşacakları için olumlu tepkiler vermeyebilirler. Ama denendikçe, zamanla çocukların tepkileri olumlu olmaya başlayacaktır.

Önemli diğer bir yöntem ise etkin dinlemedir. Etkin dinleme, dinleyen kişinin anlatılanları karşı tarafa tıpkı bir ayna gibi yansıtmasıdır. Edilgin dinlemeden farkı, konuşan kişinin doğru anlaşıldığı ve işitildiğini karşı tarafa iletmesidir. Yani konuşan kişinin duygularının anlaşıldığının ifade edilmesidir. Böylece çocuk hem kendisini ifade etmiş olacak hem de sorunlarına çözüm yolu bulacaktır.Buraya kadar anlatılanları bir örnekle açıklayalım:

Çocuk: Bu akşam yemek yemeyeceğim.

Baba: Haydi hemen gel. Senin yaşındaki çocuklar günde üç öğün yemek yemeli. (Emir vermek, inandırmaya çalışmak)

Çocuk: Öğle yemeğinde çok yedim.

Baba: Yine de masaya gel, ne yediğimizi gör.(Öneri getirmek)

Çocuk: Hiçbir şey yemeyeceğim.

Baba: Bu akşam senin neyin var? (Sorgulamak)

Çocuk: Bir şeyim yok.

Baba: Öyleyse masaya gel. (Emir vermek)

Çocuk: Aç değilim. Masaya da gelmeyeceğim. (Dönmezer, 1999)

Burada baba iletişim engellerini kullandığı için, çocuğun sorunu çözülememiştir. Aynı durum etkin dinleme yöntemi ile çözülebilmektedir:

Çocuk: Yemek yemek istemiyorum

Baba: Bu akşam canın yemek istemiyor mu?

Çocuk: Evet, midemde bir düğüm var sanki.

Baba: Bugün gerginsin galiba?

Çocuk: Gergin değilim, çok korktum.

Baba: Bir şeyden korkmuşsun.

Çocuk: Evet bugün Hakan, aradı ve konuşmak istediğini söyledi. Çok ciddiydi. Her zamanki gibi değildi.

Baba: Bir şey olduğunu mu düşünüyorsun?

Çocuk: Ayrılmak istemesinden korkuyorum.

Baba: Bu seni çok üzer. (Dönmezer, 1999)

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi temel sorun ortaya çıkmıştır. Genellikle çocuklar iletilerini örtük olarak verdikleri için, etkin dinleme, sorunun ortaya çıkmasına ve çocukların kendi sorunlarını daha iyi kavramalarına yardımcı olacaktır.

Buraya kadar olan bölümde çocuğun bir sorunu olduğunda anne-babaların nasıl iletişim kuracakları konusuna değinilmiştir. Birçok anne-babada da şu düşünceler olabilir: “Ne söylesem ne yapsam çocuğum anlamıyor”, “Bu çocuk yüzünden artık çileden çıkıyorum.” gibi. Anne-babaların anlaşılmadıklarını hissettikleri durumlarda ya da anne-babanın sorun olarak gördüğü ancak çocuk için sorun olmayan durumlarda ne yapmalıdırlar? Burada kullanılması gereken etkili iletişim yolu ben-iletileri’dir.Ben-iletileri var olan sorunu çözmek için değil, anne-babanın duygu ve düşüncelerini iletmek için kullanabilecek bir yöntemdir. Böylece çocuk ortada bir sorun olduğunu ve bu durumun anne-babasını rahatsız ettiğini anlayacaktır.

Günlük yaşantıda kullanılan dile bakıldığında genellikle, “sen” öznesiyle kurulu cümleler olduğu fark edilecektir: “Yapma şunu”, “Neden böyle yapmıyorsun?”, ‘Bunu yapmamalısın”, “Çocuk gibi davranıyorsun”. Bu iletiler Sen-iletileridir ve iletişim engellerinin etkisiyle aynıdır. Burada çocuk anne-babasının iletilerini anlamayacak, Sen-iletilerine benzer iletiler gönderecek ya da sorunu anlayamadığı için davranışlarına devam edecektir. Bu durum bir örnekle açıklanırsa, çocuk oturma odasında top oynamakta anne vazonun düşüp kırılmasından korkmakta. Sen-iletileriyle annenin tepkisi; “Burada top oynama” ya da “O vazo bir kırılsın ben sana gösteririm” olabilir. Ben-iletisinde ise anne onu rahatsız eden yönüyle durumu anlatmaktadır.
Davranış

Somut Etki

Duygu
Ayşe oturma odasında top oynuyor

Vazoyu kıraak diye

korkuyorum

Burada önemli olan davranışı, somut etkiyi ve duyguyu iletmektir. Kısaca, Ayşe oturma odasında top oynadığında vazoyu kıracaksın diye korkuyorum. Daha basit bir formüle indirgendiğinde önce davranış, sonra duygu ve ardından somut etki bildirilmektedir.
DAVRANIŞ

DUYGU

SOMUT ETKİ
………………..

………………..

çünkü

yaptığında
söylediğinde
davrandığında

hissediyorum,

………………..

“Üzerine kabanını almadığın zaman hastalanacaksın diye endişeleniyorum. ya da

“Üzerine kabanını almadığın için endişeleniyorum, çünkü üşütebilirsin.”

Ben-iletileri öğrenilmesi en kolay etkili iletişim yollarından biridir. Anne-babalar bu tür iletilerin çocuklarda hemen bir davranış değişikliğine yol açmayacağını unutmamalıdırlar. Çünkü ben-iletileri anne-babanın duygu ve düşüncelerini uygun dille ifade etmelerini sağlayacaktır. Bu dil sayesinde problem durumların ve çatışmaların hemen ortadan kalkacağı anlaşılmamalıdır. Çünkü bu gibi durumlar her zaman olacaktır. Ben-iletileri ve etkili iletişim becerileriyle çatışma ve sorunlar daha kolay bir şekilde çözülecektir.

Sonuç olarak bu yazıda anne-babaların çocuklarıyla olan iletişimde nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerinde kısaca durulmuştur. Çok derin ve uygulayarak öğrenilmesi gereken bu becerilere ana başlıklarıyla değinilmeye çalışılmıştır. Anne-babaların var olan iletişim yollarını değiştirmeleri ve uygulamaları zor gibi görünüyorsa da bu beceriler deneyerek gelişmek ve anne-baba arasında daha sıcak ilişkilerin doğmasına neden olmaktadır. İlk denemelerde yapay ve çocuklar için alışılmadık gelebilir. Fakat zamanla çocuklarla iletişimin değiştiğini ve sorunların daha olumlu bir şekilde çözüldüğü görülecektir.

Tüm bunlara ek olarak, anne-babaların dikkat etmesi gereken diğer önemli bir konu da, eşler arasındaki iletişim, uyum ve problem çözme yöntemlerinin çocukları etkilediğidir. Bu nedenle sadece çocuklarla değil eşler de kendi aralarında etkili iletişim yollarını kullanmalıdırlar. Böylelikle hem kendi aralarında uyum hem de aile ortamında uyum ve rahatı sağlayacaklardır. Unutulmamalıdır ki çocukların sağlıklı ve mutlu olmalar aile ortamına bağlıdır.

Etkili iletişim becerileri hakkında daha fazla bilgi almak ve bu becerileri geliştirmek isteyen anne-babalar, bu konuda yazılmış olan kitaplardan faydalanabilirler. Ayrıca, bu konuda açılan kurslara, okullarda bulunan Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servislerine, Rehberlik Araştırma Merkezlerine, üniversitelerin çocuk ve ergen psikiyatri kliniklerine, özel merkezlere veya Sivil Toplum Örgütlerine (Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Türk Psikologlar Derneği, AÇEV gibi) başvurabilirler.

Yararlanılan Kaynaklar

Dönmezer, İbrahim (1999); Ailede İletişim ve Etkileşim, Sistem Yayıncılık,İstanbul.

Gordon, Thomos (1996); Etkili Anababa Eğitiminde Uygulamalar, Sistem Yayıncılık, İstanbul.
Asıl Sahibi

Çocuklarınızı Etkili Dinleme

Gülnaz PAKSOY
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmeni

İletişim kişilerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir. Bu sürecin başarısı bireyin mutluluğunun temelini oluşturur.

İletişim; bütün sağlıklı ilişkilerin başlangıcı, son yılların yeni fark edilen ve üzerinde en çok durulan konusudur. Sevginin, mutluluğun, sağlıklı bir toplumsal hayatın da temel ögesidir.

Kendisine güvenen insanların gereksinim duyacağı en önemli özelliklerden birisi insanlarla iyi iletişim kurabilmektir. Maalesef bu beceri doğuştan gelmez, sonradan edinilir.

Başarılı bir iletişimin temelinde; karşımızdaki kişilere saygı duymak, onların varlığını ve ayrı bir birey olduğunu kabul etmek, değerli olduklarını hissettirmek, onlara gerçekçi ve doğal davranmakla birlikte empati vardır.

İletişim sadece konuşma değildir. Neyi, ne zaman, nerede, nasıl söyleyeceğimiz konusunda fikir yürüterek, basit , akıcı ve anlaşılır bir dille karşımızdaki kişi ile göz teması kurarken dikkati yoğunlaştırabilmek ve aynı zamanda karşımızdaki kişinin verilen mesajı anlayıp anlamadığını kontrol edebilmektir. Kısaca, iletişimde temel ilke, kabul etmektir.

İletişime kısaca vurgular yaptıktan sonra, asıl konumuz olan çocukla iletişimde etkin (katılımcı) dinlemenin önemine geçebiliriz.

Çağdaş anne-baba eğitimine getirilen yeni bir yaklaşım biçimi de çocuğunu dinleyebilmektir. Bu davranış, kazanılır ve öğrenilir. Çocuğu gerçek dinleme; sessizlik, anlayış, empati ( kendini çocuğun yerine koyarak olaya bakabilme yeteneği) ve yorumsuz dinleyebilme yeteneği gerektirir. Çocuğu dinlemek onun isteklerini mutlaka yerine getirmek demek değildir. Dinlemek, çocuğa sorununu anlattırıp rahatlatmak, anlayabilmek demektir.Etkin dinlemenin en uygun zamanı, çocuğun ihtiyaç ve isteklerinin yerine gelmediği yani çocuğun problemi olduğu zamandır. Genellikle anne-baba çocukların problemlerini üstlenmeye yatkındırlar, oysa yapılması gereken şey probleme çocuğun sahip çıkmasına izin vermek, ona kendi problemini çözebileceğine dair güven vermektir. Bu açılardan etkin dinleme, çocuğun probleminin çözümünde ilk adımı oluşturur. Artık, çocuklar daha önce anne-babalarına açamadıkları problemlerden söz etmeye başlarlar. Atılan ilk adımdan sonrasını genellikle kendileri getirir ve kendi çözümlerini bularak problemlerin üstesinden gelirler.

Ayrıca, etkin dinleme sonucunda:

– Çocuğun konuşma yeteneği ve kelime hazinesi gelişir, kendini rahatlıkla ifade eder.

-Sorununu davranışla göstermek yerine (saldırganlık, ağlamak, huysuzluk) sözle ifade ederek rahatlar.

-Anlaşıldığını hisseder, daha huzurlu ve güvenli olarak sorunlarını konuşarak halleder.

-Çocukla anne-baba arasında bir yakınlık doğar, onlara danışır, diyalog kurar.

-Söyledikleri dinlenen çocuk da anne-babasını dinlemeye başlar.

Başka bir anlatımla çocukla iletişimde etkin dinleme; yalın, daha anlamlı bir ilişkinin gelişmesine fırsat verir. Anne-babasının kendisini dinlediğini gören çocuk, önce kendisine değer ve önem verildiğini, kabul edildiğini, buna bağlı olarak da sevildiğini düşünür. Duygularını ifade etme imkânı bulduğundan “anlaşıldım” duygusunu yaşar ve rahatlar. Bu durum çocuğun benlik saygısının artmasına, kendisini dinleyen kişiye yakınlık duymasına neden olur. Sağlıklı mesaj akışı çocuğun ailesi ile olan ilişkilerini ve dinamik bağını güçlendirir, iletişimi sürekli kılar. Etkin dinlemede ebeveyn suskun ve pasif değildir. Çocuğun duygu ve düşünceleri ile ilgili ve onları onaylayan bir görüntü içinde, çocuğun düşünmesine yardım eden roldedirler. Sorumluluk çocuktadır, ebeveyn ise çözümde yardımcıdır.

Uzun süre dinlenmeyen ve iletişim kopukluğu yaşayan çocuklar, savunmaya geçebilir, iş birliğine yatkın olmayabilir, içe kapanabilirler. Bunun sonucunda sergiledikleri çalma, saldırganlık, kendine zarar verme gibi davranış bozuklukları ile anne-babasına “ LÜTFEN BENİ DİNLE, DİKKATİNİ BANA VER” mesajını iletmektedirler.

Kısaca; sıkıntı veren duygular bastırılarak ya da başka şeyler düşünülerek yok edilemezken, açıkça dile getirildiklerinde yok olurlar. Erişkin insanlar bile sıkıldıklarında veya darda kaldıklarında çare üretmekten aciz olsa da kendini dinleyen kişilere içini dökerler. Kendisinin dinlenmesi kişiye büyük bir rahatlık verir.

Bu yönleriyle iletişim yaşam boyunca ihtiyaç duyacağımız vazgeçilmez bir gerçektir.