Prof. Dr. Oya G. ERSEVER
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Öğretim Üyesi
En uzun süre havada kalan uçurtmanın tam 169 saat havada kaldığını biliyor muydunuz? Will Yolen öncülüğündeki Sunrise Inn ekibi 30 Nisan’da uçurmaya başladıkları uçurtmayı 4 Mayıs 1977 tarihine kadar havada tutmayı başararak rekor kırdılar.
İletişim, konuşan bireyin (gönderici) sahip olduğu güdü, gereksinim, algı ve tutumların oluşturduğu duygu, düşünce veya bilgilerin her türlü yolla dinleyici(alıcı) bireye veya bireylere aktarılması sürecidir. Eğer iletişim etkili ise bir kimseden diğer kimseye iletilen düşünce ve duygular bozulmadan diğer kişi tarafından olduğu gibi anlaşılır. Burada anlamların yaratılması, ortaklaştırılması ve paylaşılması süreci vurgulanmaktadır.Toplum içinde yaşayan bireyler birbirleri ile etkileşim içindedirler ve iletişimi kolaylaştıran unsurlar yerine iletişimi zorlaştıran unsurları kullanıyorlarsa aralarında gerginlik ve çatışmalar yaşarlar. Sağlıklı bir toplumun oluşmasında temel olan etkili iletişim kullanıldığında gereksiz gerginlik ve çatışmalar azaldığı gibi zaman kaybı da azalır.
Etkili iletişim öğrenme sonucu oluşur ve her türlü okulda ders olarak okutulabileceği gibi psikolojik danışma yardımı alındığında süreç içinde öğrenilir. Etkili iletişimde göndericinin yolladığı mesaja alıcı kişi geri iletişim yolu ile tepki gösterir. İletişim sürecinde geri bildirim sağlanmıyorsa iletişim tek yönlüdür ve bu durumda gelen mesajın anlamının doğru anlaşılıp anlaşılmadığı kontrol edilmediği için mesajın doğruluğu tartışılır. Etkili iletişimin içerisinde bulunan sözel ve sözel olmayan davranışlar ve bu davranışlar ile birlikte iletişim donanımlarının fark edilip algılanması çok önemlidir. Böylece, etkili iletişimde bulunup bulunulmadığının fark edilmesi mümkün olur ve iletişim konusunda birey kendisini geliştirmek isteyip istemediğine karar verebilecek duruma gelir. Kendini olumlu, yapıcı ve uygun bir şekilde karşısındakilere nasıl ifade edebileceğini öğrenme isteği bir amaç olarak ortaya çıkabilir.
İletişimin sağlıklı olabilmesi için bireylerin benimseyip kullanmaları gereken bazı ilişki ilkeleri vardır. Bu ilkeler şu şekilde özetlenebilir:
1. Her bireyin kendine has özellikleri ile değerli olduğuna inanması ve ona iletişim sürecinde koşulsuz olumlu ilgi göstermesi ,
2. Karşısındaki bireyi koşulsuz kabul etmesi ,
3. Her bireyin kendi problemini kendisinin çözebilme gücüne inanması ,
4. Maske takmadan kendini olduğu gibi gösterebilmesi,
5. Duygu,düşünce ve davranışlarının tutarlı olması,
6. Kendini karşısındaki kişinin yerine koyup nesnelliğini yitirmeden onun sorunlarına onun gibi bakabilmesi, onun hissettiklerini yaşayabilmesi.
7. Yukarıda sözü geçen tüm ilkelerin herhangi bir iletişim durumunda bir arada olması ve karşısındaki kişiye iletilebilmesidir.
Böylece, iyi bir iletişim ortamı hazırlanmış olur. İletişim kurulacak olan birey rahatlar, kendini ifade etmesi kolaylaşır, kendini daha iyi tanıma olanağı bulur ve sağlıklı ilişki kurmak için temel atılmış olur.
İletişimi Engelleyen ve Kolaylaştıran Bazı Yaklaşımlar
Her an birileri ile iletişim hâlinde olan bireyler iletişimleri sırasında çeşitli davranışlarda bulunurlar ve birbirlerinin davranışlarından etkilenirler.
Sorunlarını anlatan veya kendini açan birey, nasıl bir yaklaşım gösterildiğinde ve bu gösterilen yaklaşımın iletişimi engelleyici veya kolaylaştırıcı özelliklerine göre farklı şekillerde etkilenmektedir. Sorunlara, yaklaşım türleri genel olarak 5 başlık altında toplanabilir. Bunlar:
1-Yargılama,
2-Çözümleme,
3-Rahatlatma,
4-Soru sorma ve
5-Açımlı yaklaşımdır. (Psikolojik danışma yaklaşımıdır.)
Yargılanma, çözümleme, rahatlatma ve soru sorma iletişimi engelleyici, açımlı yaklaşım ise ilişkiyi kolaylaştırıcı unsurlar taşır.
Sorunlara müdahale şekillerini kısaca şöyle özetleyebiliriz.
Yargılama: Birey olumlu veya olumsuz yargılandığı zaman yargılayan bireyin belirli yönlerde daha üstün olduğu için kendi davranışını olumlu ya da olumsuz yönde değerlendirebildiği kanısına varmaktadır. Her söylediğinin olumlu veya olumsuz olarak değerlendirilebileceğini düşünerek savunucu bir tutum içine girmektedir. Gerçek sorununu gizlemekte ve olumlu değerlendirme almasına sebep olacak şekilde konuşmaya başlamaktadır.
Çözümleme: Kendisine sorunlarını anlatan bir bireyin sorununun çözümünü söyleyen birey “Ben seni senden daha iyi bilirim.” mesajını vermektedir. Böylece sorununu söyleyen birey büyük bir olasılıkla savunucu bir duruma geçecektir. Ayrıca verilen çözüm şekli çözümü verene uygun olup, sorunlu bireyin değer yargılarına, ilgi ve yeteneklerine uygun olmayabilmekte ve daha sonra bazı sakıncalar doğurabilmektedir.
Rahatlatma: Birey kendisi için çok önemli olan bir durumu söylediğinde karşısındaki insan “Boşver, üzülme her şey düzelir.” derse, senin sorununu ciddiye almıyorum mesajını verir. Böylece, sorunu olan bireyin savunucu duruma geçmesine ve sorununun önemli olduğuna karşısındakini inandırma çabalarına girmesine sebep olabilmektedir.
Soru Sorma: Soru sormak karşımızdaki insanın düşüncelerini anlamak için bir yol olmakla beraber karşımızdakinin düşüncelerini yönlendirmede de sık sık kullanılan bir araçtır. Geçmişimizden hatırlarsak büyüklerimiz veya bir başka otorite bizi belirli bir yöne götürmek, sonra da kıskıvrak yakalamak için sorular sormuştur. Böyle bir stratejiye karşı doğal olarak savunucu bir tutum ortaya çıkabilmektedir. Böylece ilişki engellenebilmektedir.
Açımlı Yaklaşım: İlişkiyi kolaylaştırıcı bir müdahale şekli olarak açımlı yaklaşım ortaya çıkmaktadır. Sorununu anlatan önce dinlenir ve işitilenler geri iletim süreci ile devamlı olarak karşısındakine yansıtılır. Böylece dinleyici bu davranışıyla konuşana kendisiyle ilgilenildiği izlenimini verir. Konuşanın kendisini ifade etmesinde bir artış olmaktadır, kendini daha iyi tanıma ve anlama fırsatı bulabilmektedir.
Sorunlara yaklaşım türleri tek başlarına ele alındıklarında iyi ya da kötü diye nitelendirilemez .
Genellikle uygun olmayan durumlarda kullanıldıkları için veya bir davranış türünün bütün iletişim durumlarında kullanılması sonucu iletişimi engelleyici unsur hâline gelirler. Her davranış türünün gerektirdiği belirli uygun bir zaman ve yer vardır. Önemli olan da bu uygun zaman ve yeri algılayabilmek ve ona göre uygun davranışlarda bulunabilmektir.
SONUÇ
Toplum içindeki bireylerin birbirleri ile sağlıklı ilişkiler kurması, o toplumu meydana getiren bireylerin iyi ilişki kurma konusundaki ilkeleri, iletişimi engelleyen ve kolaylaştıran unsurları bilmelerine ve yaşamlarında uygun zaman ve yerde kullanmalarına bağlıdır. Ülkemizin kalkınabilmesi için toplumun içinde yaşayan bireylerin birbirleri ile etkili iletişimler ve işbirlikleri oluşturmaları kaçınılmazdır. Böylece, bireyler arasında oluşabilecek gerginlik ve çatışmalar oldukça azalır ve zaman kayıplarında da aynı doğrultuda azalma olur. Sağlıklı bir toplumun temeli olan etkili iletişim önemsenmeli ve bu konuya ilişkin derslerin tüm okullarımızda okutulması sağlanmalıdır. Ayrıca, hizmet içi eğitimlerde etkili iletişime ilişkin seminerler verilmesi insanlar arası ilişkilerde olumlu sonuçlar oluşturabilir. Okul, aile ve çeşitli iş kurumlarından oluşan toplumdaki bireylerin ruh sağlığının gelişmesi ve kişiler arası etkili iletişimlerin sağlanması bireylerin topluma katkısını ve verimini artırarak ülkenin kalkınmasına da yardımcı olabilir.
Başka ağaçlardan en uzakta bulunan ağacın Nijerya’daki Tenere Çölünde bir vahada bulunan tek ağaç olduğu sanılmaktadır. Bu ağaca en yakın ağaç 50 km. uzaktaydı. İşin daha ilginç olan yanı 1960 yılında bir Fransız, kullandığı kamyonla çölün ortasındaki bu tek ağaca çarpmıştı. Ançak ağaca birşey olmadı.