Okullarda Drama ve Tiyatro Eğitimi

Tiyatro, bir yazar tarafından önceden yazılmış ya da tasarlanmış bir metnin, belirli bir yerde, belirli bir süre içinde ve belirli kişiler tarafından canlandırılması; oyuncuların oyunlarını oynadıkları yapı; drama, oyun; oyuncu, sahne ve izleyici gibi temel ögelerden oluşan bir sanat olarak bilinmektedir. Bunların yanında, dramatik metin, oyunculuk, sahneleme, sahne tasarımı, sahne giysisi, sahne müziği, ışıklama ve sahne tekniği ögelerinin tümünü birlikte içeren sanatsal etkinlik olan tiyatro, dramdan bağımsız, kendi başına kolektif bir sanat dalıdır.

Bir sahne sanatı olarak tiyatro, bireye kişilik ve kimlik kazandırmada en önemli sanat dallarından biridir; insanın toplumsallaşmasında, sosyalleşmesinde, dayanışma bilincinin geliştirilmesinde ve kişiliğin olgunlaşmasında etkili olmaktadır. Tiyatro yalnızca bireyin kendi kişiliğini korumasını değil, başkalarının kişiliğine saygı duymayı da öğretir. Hayatla iç içe ve hayatın her cephesiyle ilgili olan tiyatro insana, insanı insanca öğretir.

Tiyatro; mimarî, resim, müzik, edebiyat, bale, fotoğraf gibi bütün güzel sanatları içinde barındırdığı için, bu etkinliğe katılanların ilgi ve isteklerini en iyi şekilde karşılama özelliğine de sahiptir.

Öğretmenlerin derslerinde kullandıkları metotlar içerisinde, son zamanlarda drama etkinliklerinin önemi bir kat daha artmaktadır. Çünkü, anlama ve anlatma unsurlarının bir arada kullanılmasına fırsat veren bu yöntem, katılımcılığın yanında, yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi gerçekleştirmektedir.

Drama, bir olayın, duygunun veya düşüncenin; verilen bir hikâyenin, şiirin söz ya da hareketle yorumlanmasıdır. Ders içi etkinliklerde, öğretmen yeri geldikçe, öğrencilerin kendi yaşadıkları, gözledikleri ya da etkilendikleri bir olayı canlandırmalarını isteyebilir. Böylece, onların kendilerini rahat ifade etmeleri, özgüvene sahip olmalarını sağlamış olur. Özellikle, derste metin özetlemeleri veya metinle ilgili değerlendirmelerde bu yöntem oldukça yararlıdır.

Drama yöntemi daha çok örnek bir tutum, durum, sorun ya da olayın iki veya daha fazla öğrenci tarafından sınıf önünde canlandırılması olarak bilinmektedir. Bu yöntem, öğrencilerin deneyim kazanarak ve hissederek öğrenmelerine yardımcı olmayı amaçlayan bir yöntemdir. Öğrenciler yeni bir kimliğe bürünerek, başkalarının hislerini, düşüncelerini anlama ve onların davranışlarını değerlendirme imkânına sahip olur. Canlandırılan olaylar, gerçek olabildiği gibi, hayale dayalı da olabilir.

Drama uygulamalarında öğretmen, dersin içeriğine ve amacına uygun olarak değişik tasarlamalar gerçekleştirebilir. Her dersin drama tekniğinden yararlanma biçimi farklıdır. Önemli olan, öğretmenin bu tekniği yeri geldikçe ve başarıyla uygulamasıdır.

Türkçe dersinde drama yöntemi iki şekilde kullanılmaktadır. Bunlardan birinde, ders için araç olarak kullanılan bir metin önce öğretmen, daha sonra da öğrenciler tarafından okunur. Öğretmen, öğrencilerden bu metinde anlatılan olayı canlandırmalarını ister. Canlandırma için gerekli olan kişi sayısı belirlendikten sonra, okuma yoluyla canlandırmaya geçilir.

Bu canlandırma etkinliği, kimi zaman metinde yer alan olaya bağlı olarak yapıldığı gibi, kimi zaman da öğrencilerin kendi yaşantılarından benzer bir olayı canlandırmaları şeklinde olabilir. Eğer metne bağlı canlandırma yapılıyorsa, canlandırma işini gerçekleştirenlerin, metinde geçen sözlere birebir sadık kalmaları gerekmez. Önemli olan anlatılan olayın ana hatlarına ve aslına sadık kalınması ve öğrencilerin kendilerinden kattıklarıyla olayı zenginleştirerek canlandırmalarıdır. İster konuyla ilgili olsun, ister bir davranış değişikliği üzerine kurulsun, hangi sorun ya da olayın canlandırılacağına karar verilmişse, oynanacak roller, rollerin genel özellikleri ve oynama şekilleri öğretmen tarafından önceden çok iyi belirlenmeli ve plânlanmalıdır.

Drama uygulamasına geçilmeden önce mutlaka uygun bir ortam yaratılmalıdır. Hazırlıksız yapılan drama etkinlikleri katılımı düşürdüğü gibi, izleyenler için de istenen sonucu doğurmaz. Etkinliğe katılacak öğrenciler yüreklendirilmeli, yaptıkları işin önemi kavratılmalıdır.. Aksi takdirde yapılan etkinlik olumsuz bir sonuç doğurabilir.

Öğrencilerin, kendi yeteneklerine bağlı canlandırmalarda, dinledikleri veya izledikleri bir olaydan yola çıkarak, duygu ve düşüncelerini devreye sokmaları, doğaçlama yeteneklerinin gelişmesini sağlamış olur. Özellikle, metin özetlemelerinde bu tür etkinlikler büyük yarar sağlamaktadır.

Drama yöntemlerinden bir diğeri de yazılı bir metne bağlı olarak yapılandır. Bu tür drama etkinliği genellikle iki şekilde yapılmaktadır:

1. Okuma yoluyla drama,

2. Canlandırma yoluyla drama.

Okuma yoluyla drama yönteminde öğretmen, drama etkinliğini gerçekleştireceği metnin anlatma ve gösterme bölümlerini belirler. Gerekli olan kişi sayısını ve okuyacak öğrencileri tespit eder. Öğrencilere okuyarak canlandırmanın önemini ve nelere dikkat etmeleri gerektiğini açıklar. Gerektiğinde örnekleme yaparak, okuma canlandırma yapacak öğrencileri hazırlar. Kimi öğretmenler okuma canlandırma işini öğrencilere oturdukları yerde yaptırmakta, bu yüzden de çoğu zaman istenen verimlilik sağlanamamaktadır. Bu tür uygulamalarda, okuma yapacak öğrencilerin mutlaka birbirlerinin yüzünü görmeleri gerekmektedir. Öğretmen sınıfın ön kısmında bir oturma düzeni oluşturarak, okuma canlandırma işini gerçekleştirmelidir.

Okuma canlandırma etkinliğinin en önemli katkısı, öğrencilerin okuma yeterliliklerini geliştirmesi, okuma yoluyla canlandırdığı karakterin özelliklerini yansıtmanın önemini kavratmasıdır. Bu tür çalışmalar, katılımı ve ilgiyi artırmayla birlikte, okumada tonlama ve vurgulamanın da ne kadar önemli ve gerekli olduğunu ortaya koyar. Okuma yoluyla canlandırmada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da canlandırılacak karakterin, kültürel özelliğinin okuyucu tarafından bilinmesidir. Bu durum okuyucunun başarısını bir kat daha artırmaktadır.

Okuma yoluyla canlandırma etkinliği, her zaman ve her şartta kolaylıkla uygulanan ve çok özel bir hazırlık gerektirmediği için, yeri geldikçe öğretmenlerimizin çok rahat kullanacağı bir yöntemdir. Ayrıca, öğrencilerde okuma yanlışlıkları ile vurgu ve tonlama hatalarının düzeltilmesinde de etkilidir.

Bir diğer canlandırma yöntemi de, sahne teknikleri kullanılarak yapılan canlandırmadır. Bunun için, canlandırma yoluyla dramatize edilecek metin, öğretmen tarafından canlandırmaya uygun hâle getirilir. Seçilen metnin sahnelenmeye uygun, tiyatro teknikleri açısından yeniden düzenlenebilecek özelliğe sahip olması gerekir. Bunun için, diyaloglarda anlatma ve gösterme unsurları belirgin olarak ortaya konulmalıdır.

Drama yönteminin en önemli işlevlerinden biri de öğrencilerde dayanışma duygusunu geliştirmesidir. Bu tür çalışmalar ekip ruhunu geliştirmekte, bireysel ve ben merkezli davranışları azaltmaktadır.

Drama etkinliğine katılacak ve burada rol üstlenebilecek öğrencilerin saptanmasında tespit işleminde amacın doğru belirlenmesi gerekmektedir. Düzenlenen etkinlik, eğitim öğretim faaliyeti içinde yapıldığı için, görev alacak öğrencilerin sadece başarılı, sosyal yönü kuvvetli olanlardan oluşmaması gerekir. Sosyalleşmeye ihtiyacı olan öğrencilerin de bu faaliyet içerisinde yer alması sağlanmalıdır. Özellikle eğitim ve öğretim faaliyeti içerisinde, öğrencilerin sahnede olmak, kendilerini göstermek arzuları üst düzeydedir. Bu durumu da dikkate alarak, görevlendirmelerde dengeli ve dikkatli bir seçim yapmak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden, etkinliğin bu dengeleri sağlayabilecek özelliğe sahip olması gerekmektedir.

Eğitim faaliyeti içerisinde seçilen oyun metninin, sahnelenecek yörenin sosyal, kültürel düzeyine uygun, belli amaç ve ilkeleri yerine getirecek nitelikte olmasına özen gösterilmelidir. Bilindiği gibi, dramayı meydana getiren en önemli özelliklerden biri de seyredilme gerekliliğidir. Seyredilmeyen bir tiyatro eseri, anlamsız ve gereksiz olmaktan öteye gitmez.

Canlandırılacak olayın içeriği, hem eğitim açısından hem de onu canlandıracak kişi açısından önemlidir. Olayda yer alan karakterlerin her birinin ayrı ayrı değerlendirmesi yapılarak, bu karakterleri canlandıracak kişilerin seçimlerinin yapılması daha doğru bir yoldur. Çünkü kişi bildiği, inandığı ve güvendiği bir oyunu daha rahat sahneler.

Günümüzde üzerinde en çok durulan konulardan biri de beden dili kavramıdır. Anlatım, söz ve hareket bütünlüğü içerisinde daha etkili olabilir. Hareketler ise, söze kattığı anlam oranında ve gerekli yerde gerekli olan hareket unsurlarının devreye sokulmasıdır.

Başarılı canlandırma iyi bir gözleme dayanır. Öğretmenin etrafında olup bitenleri gözleme etkinliği en üst düzeyde olduğu gibi, öğrencilerini de bu yönde güdülemelidir. Gözlem, bakmak değil görmek, ayrıntılara dikkat etmek, doğru görmek ve doğru tanımaktır.

Gözlemden istenen sonucun elde edilebilmesi için, niçin gözlem yapılacağının bilinmesi gerekmektedir. Canlandırmaya yönelik gözlemlerde, bütün ayrıntılara dikkat edilmeli, canlandırılacak kişinin sadece konuşma özelliği değil tutum ve hareketleri de göz önünde bulundurulmalıdır.

Kimi zaman olay ve durumları doğrudan gözlemleyebildiğimiz gibi kimi zaman da başkalarının gözlemlerinden yola çıkarak tespit ve tanımlamalarda bulunabiliriz.

Öğretmenlerimizin bir olay ve durumu ders içerisinde anlatırken canlandırma yönteminden yararlanması, beden dilini etkili olarak kullanması gerekmektedir. Etkili beden dilinde, göz hareketleri, mimikler (yüz hareketleri), el, kol, bacak ve diğer vücut hareketlerinin yanında, kişiler arasındaki mesafeler, oturuş düzeni önemlidir. Sadece bakışlarımızın yüzlerce değişik şekli ve karşı tarafa ulaştırdığı bir o kadar da değişik iletisi bulunmaktadır.

Öğretmenin sınıf içi etkinliği derse girdiği ilk dakikada başlar ve ders bitişine kadar devam eder. Öğretmenin drama tekniklerinden yararlandığı ilk yöntem güdülemedir. Çünkü güdülemenin temelini insanın ihtiyaçları oluşturur. Güdülemenin temeli coşkudur. Başarının arkasında da coşku gizlidir. Coşkunun olmadığı yerde başarıdan söz edilemez.

Öğrenmenin büyük bir bölümü, kişinin bu istek veya arzularını tatmin etme çabasına girdiği zaman gerçekleşir. Yapılan araştırmalar, dış etkiye dayalı güdülemenin geçici olduğunu ve süreklilik arz edebilmesi için her defasında arttırılarak tekrarlanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Örneğin parasal ödül verilecekse, her seferinde ödül miktarının yükseltilmesi gerekmektedir. Eğer ödül miktarı beklenilenden daha düşük olursa, ödüle rağmen bireyler güdülenememekte hatta tam aksine güdülemeden uzaklaştıkları görülmektedir.

Eğitim ve öğretim süreci birbirine bağlı birçok etkinlikten meydana gelmektedir. Bu ögeleri ayrı ayrı ele alıp değerlendirmek ve üzerinde örneklendirmeler yapmak gerekmektedir. Bilindiği gibi, kuramsal bilgiler uygulanmadığı sürece fazla bir işe yaramaz. Önemli olan ne kadar bildiğiniz değil, bildiğinizi ne kadar kullandığınızdır.


Dr.Gıyasettin AYTAŞ
Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Türkçe Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir